Canan Yağmur KARAKAŞ ve Doç. Dr. Ayşe KARADAĞ’ın kaleminden
Doğal ve Sağlıklı Kozmetiğin Sağlıklı Formülü: Mineralli Sular…
Cildimiz genel sağlık durumumuz hakkında en rahat bilgi veren alandır. Ciltte meydana gelen değişiklikler pek çok sağlık probleminin ve bu problemlere neden olan mineral eksikliklerinin belirtisi olabilir. Peki cildimizin en çok ihtiyaç duyduğu mineralleri içeren maden suyunu günlük hayatımıza dahil ettiğimizde cildimizde meydana gelecek sihirli değişimi öğrenmeye hazır mısınız?
Magnezyum: Yapılan araştırmalarla yeterli magnezyum alımının ciltteki hücreleri yenileyerek, yara iyileşmesini hızlandırdığı görülmüştür. Özellikle sedef hastalığıyla ilgili yapılan çalışmada, magnezyum klorür ve magnezyum bromürün bu tip hücrelerin gelişimini desteklemeye yönelik etki gösterdiği ve bu etkinin potasyum tuzları ve sodyum klorür ile karşılaştırıldığında önemli derecede yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde atopik kuru cilde sahip bireyler üzerinde yapılan başka bir araştırmada, araştırma öncesi ciltlerinde su kaybı, cilt kuruluğu, cilt yüzeyinde pürüzlülük ve kırmızılık görülürken; 6 hafta sonunda cildin bariyer fonksiyonunda önemli derecede düzelme gözlenmiş, cilt nemlenmiş, kızarıklıklar ve pürüzlülük azalmıştır.
İyot: Tüm kaynak suları belirli oranda iyot içerirler ve Orta Çağ’dan bu yana tiroid hastalıklarının iyot içeren maden sularını tüketen kişilerde daha az görüldüğü bilinir. İyotun iltihaplı hastalıklar, bağışıklık sistemi ve sedef, egzama, sifilis, deri tüberkülozu gibi enfeksiyon kaynaklı hastalıkların tedavisinde aktif bir dermal ajan olarak kullanımı mevcuttur. İyot içeren merhemler, kremler ve yara örtüleri patojenlerin yaraya girişini önlemek, çapraz enfeksiyona karşı koruma sağlaması ve bölgesel enfeksiyonların yayılmasını önlemek ve böylece yaranın iyileşme sürecinin uzamasını engellenmek amacıyla kullanılır.
Kalsiyum: Ciltte yaşlanma, cildin en üst tabakasının incelmesi, elastikiyet kaybı, deriye rengini veren melanosit hücrelerinin azalmasına bağlı olarak ciltte donukluk ve renksizliğinin artması, azalan bariyer özelliği ile ilişkilidir. Yaşlanma sırasında, cildin en üst tabakasının pH değeri artarken (~5 den 5.5-6’ya) kalsiyum içeriği azalır. Kalsiyum, derinin en üst tabakasında en düşük düzeyde en iç tabakasında ise maksimum düzeyde bulunur. Cilt, saç ve tırnaklarda ana bileşeni oluşturan protein olan keratin, cilt dokusunun ihtiyaçlarını karşılarken kalsiyuma ihtiyaç duyar. Yeterli kalsiyum yoksa cilt yaşlanması hızlanır. Mineralli sularda bulunan kalsiyum ve sülfat gibi mineraller cildin ihtiyacı olan kalsiyumu sağlıklı bir şekilde almasına yardımcı olur.
Selenyum: Normal hücre metabolizması için gerekli ve insan hücreleri üzerinde koruyucu etkiye sahip olan eser bir mineraldir. Selenyum, hücre bütünlüğünü korumada, hücreler ve dokulardaki serbest radikalleri ve toksik organik peroksitleri nötralize etmede önemli bir rol oynar. Bu özelliğinden dolayı, vücudunun yaşlanma sürecinin geciktirilmesi açısından önemlidir. Son zamanlarda yapılan araştırmalarla selenyumun egzama, sedef hastalığı, akne ve yanıklar gibi dermatolojik rahatsızlıklarda destek bir tedavi yöntemi olarak kullanımının geçerli olduğu ve antioksidan özelliği nedeniyle güneş ışınlarının yaşlanma etkilerine karşı koruyucu olduğu kanıtlanmıştır. Selenyumca zengin mineralli su ile gerçekleştirilen çalışmalar, bu suyun insan derisi bağ dokusu hücreleri üzerindeki antioksidan etkisini göstermiştir.
Karbonat iyonu: Karbonat iyonu bakımından zengin mineralli kaynak suları açık yarayı iyileştirici etkisi, deri ülserleri gibi yaraların tedavisinde faydalı olarak kullanılır.
Sodyum Lauril Sülfat (SLS): Cilt temizlik ürünlerinde sıklıkla kullanılan bu yüzey aktif madde olup, hassas ciltlerde ve/veya uzun süreli temasa izin veren kullanımlarda deride tahrişe sebep olabilir.
Silikat: Yapılmış olan bir çalışmada ise silikatça zengin mineralli suyun atopik hastalarda alerjiyi azaltabildiği görülmüştür.
‘Mucize İçecek Maden Suyu’ adlı kitabımızda Doç. Dr. Ayşe Karadağ ve Canan Yağmur Karakaş’ın hazırladığı ‘Mineralli Suların Kozmetik Uygulamaları’ adlı çalışmasından derlenmiştir.